Kayıtlar

türkiye etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

MESCİD-İ AKSA İLK KIBLEMİZ...

 Kalbimiz kanıyor, zihnimiz alev alev...  Ramazan ayının son günlerinde  Mescid-i Aksa , yine işgalci İsrail polisinin saldırısı altında… Bu zulüm daha fazla devam edemez... İsrail 'in niyeti ortada!... Yıllardır hazırlandığı planı hayata geçiriyor. Siyonizmin varlığı ve devamı için Mescid-i Aksa'nın yıkılarak yerine Süleyman Mabed i'nin inşaası...  Nüfusun yarısından fazlasının Filistinli olduğu bölge 1967'den beri İsrail tarafından işgal edildi. İsrail, Batı Şeria ve Gazze 'nin kontrolünü de ele geçirdi, çevreledi. Artık sözün bittiği yerdeyiz!  İslam aleminin uyanması ve duruma müdahale etmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Dünyanın bu vahşete sessiz kalmaması için harekete geçilmeli, uluslararası kurum ve kuruluşlar devreye sokularak, İsrail terörüne set çekilmelidir! Türkiye üzerine düşeni her zaman olduğu gibi yapmakta ve bundan sonra da yapmaya devam edecektir. İslam dünyasının hiç olmazsa bu konuda bir araya gelerek net ve ortak bir tavır belirlemesi şarttır. 

BİZE YASAKSA 'TURİST'E NEDEN SERBEST?!...

Hafta sonu kısıtlamaları başladığında sokaklarda turistlerin dolaşması pek dert edilmiyordu. Kısıtlamalar arttıkça “Bize yasaksa onlara neden serbest?!” diyenlerin sayısı hayli çoğaldı. Virüsün farklı mutasyonlarının, farklı ülkelerden gelen kişiler nedeniyle yayıldığı haberleri çıktıkça yabancılara olan tolerans da azaldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Berlin’de yaptığı açıklamaların içinde şöyle bir cümle yer aldı: “Turistin görebileceği herkesi mayıs sonuna kadar aşılayacağız.” Bu cümle çok tepki aldı. Neyse ki; tepkileri erkenden fark eden Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, dün ikinci bir açıklama daha yaparak sözlerine açıklık getirdi; "Turizm sektöründe çalışan tüm vatandaşlarımızı aşılıyoruz. Sadece turisti korumak için değil, kendi vatandaşımızı korumak için de bu aşıyı yapmamız lazım. 'Turistin gördüğü...' derken de turistin uzaktan gördüğü değil, kaldığı otel ve tesislerde çalışan vatandaşlarımızı kastettim. Kendi vatandaşlarımızın da aynı şekilde güvenli bir or

EMPERYALİST ABD'NİN SÖZDE EMPERYALİZM DÜŞMANI DESTEKÇİSİ HDP

Türkiye’de marjinal sol ve bölücü HDP, her fırsatta emperyalizm karşıtı olduklarını öne sürerler ama konu Türk ve Türkiye düşmanlığı olunca, emperyalizm bayrakları ABD ile aynı noktada buluşurlar! HDP'ye bak sen!... Partinin resmi hesabından konuyla ilgili olarak attıkları tweet: “Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin!” HDP yıllardır PKK’nın terörist olduğunu “Evet, PKK teröristtir” demiyor. Ama aynı HDP'nin, söz konusu olan tartışmalı soykırım iddiaları olunca anında dili çözülüyor! Bu nasıl bir hesap sorma şeklidir?! Bu konu tüm Türkiye'nin konusudur... “Haydi bakalım! Soykırımla yüzleşin!” diye nasıl söyleyebiliyorsun?  Kuklacılık siyasetinden bıkmadınız mı, kullanılmaktan yorulmadınız mı? Bir de sözde KÜRT partisisiniz.  Yaptığınız siyaset çok üzüntü verici. Joe Biden'ın 'soykırım' yalanını kullanması aslında ABD için malumun ilamıdır. Zira ABD Kongresi'nin her iki kanadı da 2019'da 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımlayan kararları kabul e

RAMAZAN SAKİNLİĞİ İKİ HAFTA ''KISMİ'' KAPANMA

Ramazan ayını iyi geçirmemiz gerekir... Okurlarımın sesini duyar gibiyim; evet zorunluluk bilincindeyiz ama biz artık TÜKENDİK ! Haklısınız... Eminim devlet de bu vahim süreçte o kadar emek ve çabanın duyarsız ve  sorumsuz insanların dünyayı her anlamda sarsan böylesine önemli bir konuyu basite indirgeyerek sonuç tablosuna olumsuz yönde katkıda bulunmalarından kaynaklı son derece rahatsız ve bir o kadar da yorgun. Kayıplar büyük, acı, sorun ve sıkıntılar da tarifsiz. Ama elden çok da bir şey gelemiyor ne kötü ki! Bu illeti ancak ortak çaba ile dikkatli, kontrollü olursak aşabileceğiz. Bilim kurulunun kararlarını dikkate alıp, Ramazan ayının sakinliğini değerlendirip  ' İki haftalık kısmi kapanma ' sürecine girilmeli.   Gel kendin için biraz kendini koru! Virüs bazılarını entübe edecek kadar hasta ediyor, bazılarında ise farkına varmayacak kadar hafif belirtilerle teğet geçiyor. Tüm dünyayı ele geçirmiş koronavirüs 'le zorlu olan süreci Türkiye gibi tüm dünya da yaşıyor, hat

'ATEŞKES' ŞARTTIR. HAYDİ BATININ NİYETİ ORTADA; 'İRAN' SANA NE OLUYOR?!

Azerbaycan ile Ermenistan çatışmasında, Türkiye “Azerbaycan’ın tam anlamıyla arkasındayız” açıklamasını yaptı. İşgal ettikleri topraklar yetmezmiş gibi Ermeniler yine saldırınca, Türkiye Azerbaycan'dan yana bütün ağırlığını koydu.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Doğu Akdeniz Sempozyumu'nda şöyle konuştu: ''Azerbaycan topraklarına saldıran Ermenistan'ı bir kez daha kınıyorum. Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını derhal terk etmesiyle bölge yeniden barışa ve huzura kavuşacaktır... 19'uncu yüzyılın sömürge paylaşım masalarını andıran suni projelerle, saçma haritalarla Akdeniz'e barış gelmeyeceğini artık herkes görüp kabul etmelidir." Ermeni Lobisini telaş sarmış...  Şimdi Ermeniler ve özellikle Amerika'daki Ermeni lobisi telaş içinde "Ateş-kes şarttır" diye haykırıp duruyorlar. Demeden geçemeyeceğim; bunu şimdi mi anladınız?  ve BMGK... Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Ermenistan ve Azerbaycan için bildiri yayınl

MEMLEKETİM BİNGÖL ERDAL ARIKAN'LA EMİN ELLERDE

20 yıl sonra Bingöl'deyim...  Her yaz etrafımdaki eş, dost, arkadaş memleketine giderdi biz gidemezdik; çünkü, memleketimizde güven, huzur yoktu ama şimdi... Muhteşem değişimi gözlerim dolarak, keyifle gezdim.   Büyük değişime desteği olan Sn. Cumhurbaşkanımıza ve güzel değişimin her karesinde etkisi olan değerli isim vekilimiz Cevdet Yılmaz'a ve Terör illetinden büyük oranda temizlenmesinde büyük emekleri olan Tabii ki önce huzurumuz olan Mehmetçiğimize akabinde Bakanımız Sn. Süleyman Soylu'ya gönül rahatlığıyla yıllar sonra Bingöl sokaklarında gezme keyfini yaşattığınız için teşekkür ederek başlamak istiyorum yazıma. Muhteşem lezzet kavurmasının tadı hala damağımda... ''Dünya İkincisi” Binşifa Balı'na zaten diyecek yok. Doğal Kaynak Suları'yla ünlü il ve Dünyada eşi bulunmayan, üzerinde ağaç yetişebilen doğa harikası “Yüzenada”sıyla, Binbir derde deva termal sularıyla, Kışın bu keyfi yaşamayı çok isterim... Türkiye’deki en uzun kayak sezonlarından birine s

ZAFER AYINDA MÜJDELER OLSUN..

Ağustos ayı içerisinde başta 1071 Malazgirt Zaferi olmak üzere, 1473 Otlukbeli Zaferi, 1514 Çaldıran Zaferi, 1516 Mercidabık Zaferi, 1521 Belgrad’ın Fethi, 1526 Mohaç Zaferi, 1571 Kıbrıs’ın Fethi ve 1922 Büyük Taarruz zaferlerini elde etmiş ve hak edilmiş bir isim olarak Ağustos ayına “Zafer Ayı” ismini kazandırmıştır. Tarihimize şan veren bu zaferlerin hemen hepsi siyasi, sosyal ve ekonomik önemleri bakımından mühim ve değerlidir. Fakat tarihte sebep ve sonuçları bakımından şüphesiz en önemli iki zaferimiz 1071 Malazgirt ve 30 Ağustos Büyük Taarruz’dur.  Ve bence bir diğer ZAFER de ülkemiz için önemli keşif olan DOĞALGAZ rezervi... Önce, bütün içtenliğimle zaferler ayındaki tarihi keşif, doğalgaz yataklarının vatanımıza milletimize, bölgemize ve ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Üç gün boyunca tüm Türkiye'ye hatta bence dünyaya yoğun bir şekilde heyecan yaşatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın müjdesi bomba etkisi yarattı.... Düşündürmek isterim; Berat Albayrak Ene

BERAT ALBAYRAK'IN İŞİ ZOR...

Adam sırf damat diye yemediği hakaret kalmadı!... "Saray'ın damadı" lakabına takılı kalan bir kesim adamın gerçekten ekonomi alanında ve ülkede ne tür başarılı kalkınmalar yaptığını görmüyor ancak damat şöyle kötü... Damat böyle kötü... Ya hu anladık! adamın damat olması dışında eleştirdiğiniz nesi var??? HİÇ... O vakit! ''Yiğidi öldür, hakkını yeme'' biraz da bakanlığına bakın ve öyle değerlendirin; adam çalışkan, üretken, başarılı  ''Hak edene hakkını vermek'' gerekmez mi?... Adam ne yapsa, ne etse olmuyor... olamıyor. Berat Albayrak Kimdir'e sizin için baktım; - Babası Sadık Albayrak, aslen Trabzon'un Dernekpazarı ilçesinin Yenice köyündendir. - Çocukluğundan beri davanın tam göbeğindedir. - Türkiye'de işletme okumuş. ABD'de yüksek lisans yapmıştır. - Doktorasını da ABD'deki bir üniversitede yapmıştır. - Doktora tezinin konusu "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Finansmanı"dır. Enerji kaynaklarının finansman

DERDİNİZ; ''İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'' BİNASI MI?... YOKSA YAPTIKLARI VE YAPACAKLARI BAŞARI MI?...

Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek sanırım?... Bence amaç üzüm yemek olmalı, bağcıyı dövmek değil!... Çok şaşkınım!!!  Bazı medya kurumları ile dijital mecralarda, İletişim Başkanlığı'nın yakın bir zamanda taşınacağı yeni kamu binası hakkında olumsuz içerikli haber ve paylaşımlar yapıldığını gördüm.  Hatta, “Bu kadar büyük bir binaya ne gerek var?!..." söylemlerini de! Nasıl ne gerek var?! Yapmayın lütfen!...  Sizin derdiniz nedir?!...  Binanın yeri mi?... Yoksa, İletişim Başkanlığı'nın ülkemize katacağı başarılı işlevi mi? Düşündürmek isterim; eski başbakanlık binasını hatırlayın... Başbakanlar, yabancı konukları binada yer olmadığı için seyyar satıcıların toplandığı sokak arasında karşılardı. İletişim Başkanlığı  TRT’den basın-yayına ve daha birçok kuruma kadar 1500 personeli olan bir kurum. Ve bu kuruluş Türkiye’nin dünyadaki imajı için çalışacak. Astronomik kiraların ödendiği dökük binalar yerine böyle bir yapı bana göre çok daha akılcı... Yani İletişim Başkanlığı

"Tedbirsiz , önlem " SOKAĞA ÇIKMAK YASAK

ENTERESAN BİR GECE... Sahi neydi dün gece o yaşananlar!  Saatlerdir ne yapacağımı, ne yazacağımı şaşırmış durumdayım. Çeşitli semtlerden fotoğraf ve videolar telefonuma yağıyor. İnsanlar, sırt sırta fırınlarda, marketleri adeta yağmalıyor. Caddelerde ambulanslar gidemiyor. Bu nasıl bir akıl tutulması? Hani sosyal mesafe, tedbir, izolasyon!... PEKİ VERİLEN EMEKLER... En olmayacak adamları, en laf dinlemez grupları fiziksel mesafeye ve sosyal izolasyona ikna etti. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın nasıl bir değer olduğuna da bu süreçte tanık olduk. Bilim Kurulu oluşturmak Fahrettin Koca’nın fikriydi. Bakan, süreç boyunca verileri şeffaf biçimde paylaşan, sakin ve müşfik tavrıyla ülkeyi hem hazırladı, hem eğitti, hem de sakinleştirdi. Eksikler elbette vardı ama artılar fazlaydı. Türkiye’deki hayat kaybı oranı ile Avrupa’nın ileri şehirlerindeki ölüm sayıları arasındaki farkın büyüklüğü bile Türkiye’nin bu sınavı iyi götürdüğünün göstergesiydi. Ta ki dün geceye kadar. Cuma gecesi saat 22

ŞAŞIRDIK MI? ELBETTE HAYIR! - ''ÖZIŞIK AİLESİ''NİN MUTLU GÜNÜ...

Bu dram 1 Mart 2020’de yaşanıyor ve bütün dünya izliyor… Ülkemizden ayrılan göçmen sayısı 100 bine yaklaştı. Çoluk-çocuk, yaşlı-genç isteyen göçmen umuda yolculuğa çıkıyor. Ülkeden ayrılırken "Allah razı olsun" diyen de var, Türkiye'yi kötüleyen de... Yaşanan insanlık dramlarından ise başta Yunanistan olmak üzere Avrupa sorumlu. Göçmenleri dövüp zorla bota bindirip Türkiye'ye yollamak, işkence etmek, biber gazı sıkmak, boğulmalarına seyirci kalmak, insan haklarına aykırıdır. Avrupa ülkeleri, Yunan hükümetinin işlediği suçlara sessiz kalıyor! Şaşırdık mı? Elbette hayır! Avrupa ülkelerinin tek derdi kendi çıkarları, insan hakları umurlarında değil! BU NE YAMAN ÇELİŞKİ? Türkiye'deki bazı muhalifler ise şaşkın. Daha düne kadar 'Ülkeyi Suriyeliler ile doldurdunuz' diye veryansın edenler, şimdi hükümeti Suriyelileri yollamakla suçluyorlar. Bu ne yaman çelişki!? Suriyelileri davet etmedik. Onlar ölmemek için bombalardan, savaştan kaçıp bize sığındı. Ne mutlu ki,