RAMAZAN SAKİNLİĞİ İKİ HAFTA ''KISMİ'' KAPANMA


Ramazan ayını iyi geçirmemiz gerekir...

Okurlarımın sesini duyar gibiyim; evet zorunluluk bilincindeyiz ama biz artık TÜKENDİK! Haklısınız... Eminim devlet de bu vahim süreçte o kadar emek ve çabanın duyarsız ve  sorumsuz insanların dünyayı her anlamda sarsan böylesine önemli bir konuyu basite indirgeyerek sonuç tablosuna olumsuz yönde katkıda bulunmalarından kaynaklı son derece rahatsız ve bir o kadar da yorgun. Kayıplar büyük, acı, sorun ve sıkıntılar da tarifsiz. Ama elden çok da bir şey gelemiyor ne kötü ki! Bu illeti ancak ortak çaba ile dikkatli, kontrollü olursak aşabileceğiz. Bilim kurulunun kararlarını dikkate alıp, Ramazan ayının sakinliğini değerlendirip  'İki haftalık kısmi kapanma' sürecine girilmeli.  

Gel kendin için biraz kendini koru!

Virüs bazılarını entübe edecek kadar hasta ediyor, bazılarında ise farkına varmayacak kadar hafif belirtilerle teğet geçiyor.

Tüm dünyayı ele geçirmiş koronavirüs'le zorlu olan süreci Türkiye gibi tüm dünya da yaşıyor, hatta ekonomik zararlarını göze alırcasına ama elden gelen çok da bir şey yok. Yavaş hareketlerle de olsa bu kabus elbet bir gün bitecek. Ekonomi demişken; Turizm sezonu ülkemizin en büyük ekonomik gelir getirisi... Türkiye’nin turizm sezonuna hazırlanabilmesi için vaka sayılarını binli rakamlara çekmesi şart. Ama bugünün vahim rakamlarıyla bu mümkün değil. 

Ve yakın geçmişte hizmet sektörü sıkıntılı bir süreç yaşadı. Restoranlar, lokantalar, kafeler 2020’nin yarısını ya kapalı ya da yarı kapasite çalışarak geçirmişti.

2 milyondan fazla çalışanıyla 10 milyon kişiye nefes aldırmak gerekiyordu.

İşletmelerin çoğunun kurallara uyduklarını, mesafeleri koruduklarını düşünüyorum.

Ama insanlar her anlamda özgürlüğe o kadar hasret kalmıştı ki, kurallar hiçe sayıldı, kalabalıklara engel olunamadı.

Ve işte sorumsuzluk tablosu; 55 bin vaka sayılarına kadar geldik!

Önceki gün yapılan Bilim Kurulu toplantısında da bu vahim tablo ve  ülkenin, esnafın durumu elbette göz önünde bulunduruldu ama önce 'sağlık' ve bu çerçevede kontrollü bir kapanma önerildi.

Tam kapanmanın mümkün olmadığını onlar da görüyor. Çünkü tam kapanma halinde kademeli açılma yapılması gerektiği için bunun yaratacağı olumsuzluğun daha yüksek olacağını öngörüldü.

Bundan dolayı üzerinde durdukları kontrollü bir kapanmanın olmasıydı…

Hükümete tavsiyeleri de bu yönde olduğu için dün tam kapanma yerine kısmi kapanmanın iki hafta süresince uygulanması yönüne gidildi.

Okullar ile ilgili düşüncem...

Ben okulları açık tutmalıydık diyenlerdenim... Biliyorum beni bu konuda eleştireceksiniz. Ama ben bütün dünyayı takip ediyorum; Hangi ülke bu pandemi sürecinde ne tür tedbirler alıyor, uyguluyor bir bir gözlemliyorum. Pandeminin en ağır dönemlerinde bile ülkelerin çoğu, özellikle ana sınıflarını ve ilköğretim okullarını hep açık tutmaya çalıştı. Yani her şeyi kapattılar ama okulları kapatmadılar. Daha doğrusu kapanmalar okulları açık tutmak içindi. Okul çağları bir çocuğun en önemli dönemleridir. Buradaki eksiklikler hayat boyu devam edecektir. Biz çocuklarımız, gençlerimiz için çalışıyor ve daha iyi bir dünya emanet etmek istiyorsak okulları açık tutarak formülleri de hayata geçirmeliyiz.

Okula gitmeyen çocuk dışarıda olmuyor mu, Aynı riskler oralarda da yok mu?

Ben okullarımızın hijyen açısından çok daha korunaklı olduğuna inanıyorum.

Unutulmamalı ki, Eğitim bizim geleceğimiz. 


Nitekim dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da salgının durdurulması için önlemleri sıralarken şehirler arası yolculuğa getirilen kısıtlamayı açıkladı.

Bu kararın kentler arası geçişin yüksek olduğu Karadeniz ve Marmara bölgelerindeki yayılmanın önüne geçmek için alındığını da özellikle belirtildi.


Sırası gelip aşı olmayanları hiç anlamıyorum!...

AŞI tartışmalarının hala yapıldığına gerçekten  inanamıyorum! 65 yaş üstü aşı olanlarda ölüm oranları artık istatistiklere yansımış durumda. Ölümler azaldı, hatta ağır vaka sayılarında bile belirgin bir düşüş var. O yüzden aşı sırası gelip aşıya gitmemiş olanları gerçekten anlamakta zorlanıyorum.


Bilim Kurulu’nun en çok çekindiği ise iki varyant virüs; Güney Afrika ve Brezilya mutantı.

Sağlık Bakanı Koca’nın açıklamasına göre, Güney Afrika varyantı daha önce çok az sayıda ilde görülürken bir anda 11 ile yayıldı ve 285 kişide görülür hale geldi.

Brezilya mutantı ise 9 ilde 166 kişide görüldü.

Her iki mutantın daha baskın hale gelmesi ise, Türkiye’nin çok daha sıkı tedbirler almasını gerektiriyor.

Hepimizin çok daha DİKKAT etmesi gerekiyor... 


Sağlık ve huzurun daim olduğu hayırlı Ramazanlar diliyorum.



Editör: Ebru Erbaş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KONU TESETTÜRLÜ OLMASI MI?...

“CHP'NİN BAŞÖRTÜ SORUNU''

SİYASET 2021 YILINA HAREKETLİ BAŞLADI