Kayıtlar

DANIŞTAYIN ''ANDIMIZ'' KARARI... NEDEN ŞİMDİ!?

“Türk'üm, doğruyum, çalışkanım...”  İlkokul 1. sınıftan itibaren bağıra çağıra andımızı okudum, üstelik kürt bir ailenin çocuğu olmama rağmen hiç de kimlik karmaşası yaşamadım. Ailem çok uzun zaman önce İstanbul'a geldiği için türkçe bilmemek, öğrenememek gibi bir şey söz konusu dahi olmadı. İlkokul sürecinde, her ilkokul çocuğu annesinden ayrıldığında ''Ürkek civciv'' gibidir, her birimiz tecrübe ile sabitlemişizdir...  Unutamıyorum, bir türlü hafızamdan silemiyorum sınıfımızdaki ''Kürt Hasan'ı!...''  Okula anne babası ile gelmişti. Annesinin bacağına sıkıca sarılmış, bırakmıyordu. Öğretmenimiz başını okşayarak, annesi de kulağına kürtçe cümleler  fısıldayarak hasan zor da olsa sakinleştirildi. Bu süreci hepimiz yaşadık ama o hepimizden daha çok zorlandı. Çünkü, tek kelime türkçe bilmiyordu, gözlerinde iletişim kuramayacak olmanın tedirginliğini görmüştüm... Mesela 'Andımız' okunurken hiç anlamıyor, şaşkın ifade ile etrafına bakıyord

''AK PARTİ'DE DEĞİŞİM YERELDEN GENELE...''

KABİNE DEĞİŞİMİ... Ankara'da kazan kaynıyor... “Kabine değişiyor, o bakan gidiyor, şu bakan geliyor” bahisleri bile açılmış. Bence kulis yapmaya hiç gerek yok! Çünkü, bildiğim bir gerçek var ki; bu tür dedikodulara Cumhurbaşkanı hiç kulak kabartmıyor... Öyle ki, son dakikaya kadar en yakınındakilerini bile haberdar etmiyor. Sürprizleri seviyor... Hatırlatma! Geçen yıl bu dedikodulara öyle kızmıştı ki, değişiklik yapma düşüncesi olsa bile vazgeçmişti. Sonuçta kimin gidip, kimin kalacağına sadece ve sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karar veriyor. Ama siyasi kulislerde kabinenin 24 Mart’taki büyük kongreden önce değişeceği yönünde bir beklenti var. Önce kabine, sonra parti yönetiminde değişiklik yapılacak deniliyor. Tabi bu durum tam tersi de olabilir... Değişimi kongre ile yapıp sonrasında kabine değişimi de olabilir. daha öncede dediğim gibi Cumhurbaşkanı sürprizleri sever...  İl, ilçe teşkilatlarında eski milli görüşçülere yer verildi. Genel merkezde de bu tarz bir değişim

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

"TOPLUM SİZE FAZLA CÖMERT DAVRANIYOR!" Erkek arkadaşımın bir sohbet sırasında söylediği bu cümleyi hiç unutamıyorum! "TOPLUM SİZE FAZLA CÖMERT DAVRANIYOR!"  Düşündürücü değil mi?... Durup düşündüm;  sahiden toplum biz kadınlara fazla mı cömert davranıyor? Diye... Belki evet, belki hayır!  Kadın olmak ... Mücadele demek, emek demek... Ev Hanımıyız ... Ev işi, çamaşır, bulaşık, yemek kısacası evin düzeni biz kadınlarda. Anneyiz ... Çocukların tüm yaşamsal sorumluluğu yine biz kadınlarda. Çalışan Kadınız ... Ev ve çocuk sorumluluğuna bir de işyerindeki  sorumluluk detayı da biz kadınlarda. Kadın cinayetleri...  Kadına Şiddet!...  Bitmek, tükenmek bilmeyen bir acı!  Ben bir cömertlik göremedim, siz gördünüz mü?! MİMOZA...  Çok severim; hassasiyet, coşku, umut, dayanışmayı temsil eden sembolize çiçek mimozayı... Mart ayı mimozanın mevsim ayıdır.  Mimoza çiçeği anlam ve  hikâyesini hayat dolu renklerine borçlu. İtalya 1946 yılında 2. Dünya Savaşı’ndan yıkık dökük çıkmış,

28 ŞUBAT...

Unutulmadı, unutulamayacak da asla! Nasıl unutulsun ki o korkunç süreç! Kadınların başörtüsü olduğu için okullara sokulmadığı, dini vecibelerini yerine getirmek isteyen insanların adeta kamusal alandan silindiği, varolan toplumsal düzeni korku ve tehlike mantığına endeksleyen kararların bir bir kâğıda döküldüğü günün adıdır 28 Şubat... Türkiye tarihine “Post Modern Darbe" olarak geçen ve toplum ile siyaset üzerinde derin postal izleri bırakan 28 Şubat'ı geride bırakalı 24 yıl oldu. Hakkında duruşmaları devam eden davalar açıldı. Televizyoncu olmanın iyi yanı önemli tüm anları canlı yayınlayıp şahitlik yapmak, kötü yanı ise elinden bir şey gelmeyen herkes gibi olaylara seyirci kalmak. 28 Şubat, 1997'de Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller hükümetinin silahlı kuvvetler tarafından istifaya zorlanmasıyla yaşandı. 27 Mart, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinin aksine, askerler 28 Şubat'ta yönetime bizzat el koymadı. Bunun yerine medya üzerinden bir savaş verildi. Askerlerin hüküme

AK PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI'NDA DEĞİŞİM; ESKİ İL BAŞKANI - YENİ İL BAŞKANI

Nasıl da hareketli bir hafta sonu yaşadı AK Parti teşkilatı... Gazeteci olarak bu hareketliliğe duyarsız kalmak ne mümkün... Biz gazetecilere kulis bilgisi önceden bir şekilde gelir, hatta yakın zamanda öngörüsüne güvendiğim Ankara muhabiri arkadaşıma İl başkanlığında bayrak değişimi konuşuluyor, ne diyorsun? demiştim... Kendisi '' Milli Görüş '' kökenli bir isim olacak demişti dediği de oldu. Bizler de ufak ufak üstatlarla istişare ederek son dakika bilgilendirmelerle sizlere ulaştırmaya çalışırız. Yeni İl başkanı Osman Nuri Kabaktepe 'nin isim bilgisi haberini aldım fakat haber teyide muhtaçtı.  AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak , "24 Şubat Çarşamba günü gerçekleştireceğimiz AK Parti İstanbul 7. Olağan İl Kongremizde aday olmayacağımı, görevimi başka bir dava arkadaşıma devredeceğimi tüm kamuoyuna duyururum" şeklinde açıklama yaptı. Bayram Şenocak, kongrede bu bildirisiyle aday olmayacağını açıkladı.  İl Başkanı Şenocak; 2018 yılından bu yana

NASIL BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ?... HALA MI BAŞÖRTÜSÜ SORUNU!

“Bu kadar da olur mu canım?!” diyeceğiniz bir yazı yazdım. Muhatabım sadece vicdandır. Nefsini kapının önünde bırakmayan içeri gelmesin! Çünkü nefis sadece karşısında bir ayna varsa onu can kulağıyla dinler. 21. yüzyıldayız... Üzgünüm, şaşkınım, öfkeliyim ve hala daha artık ne demeliyim, ne demeliyiz sahiden bilemiyorum!... Geçtiğimiz gün metroda başıma gelen bir olayı siz değerli okurlarımla paylaşmak isterim. Soğuk karlı bir hava, sakin sakin metroya doğru yürüyorum. Metroya vardım, durakta bekliyorum; banklardan birine doğru yöneldim oturdum. Yanıma bir teyze geldi, teyze diyorum yaşça benden çok büyük olduğunu düşünerek... Teyze benimle hemen sohbete başladı, anlattı durdu; bende ne yapayım nezaketen dinledim teyzemizi... Metro geldi, malum pandemi sebep, bir de öğlen saatleri neyse ki metro çok yoğun değildi geçtim oturdum bir koltuğa, hemen yanıma teyze oturdu. Başladı oradan buradan konuşmaya; Yol boyunca adeta bütün hayatını anlattı. Tabii ki soru sormadığım için konu tükendi

PKK'NIN SİVİL KATLİAMI

Terör örgütü sivilleri şehit etti. Alçakça, kalleşçe, haince şehit edilen sivillerimize Allah'tan Rahmet, ailelerine sabırlar dilerim.  Yine sivillerin kurban gittiği bir terör katliamı! Yine fail gün gibi ortada.  13 silahsız insanımızı PKK denilen örgüt katletti. Karnında kurşun deliği olan savunmasız, kundakta bebek katletti,  Doğuda eğitim veren öğretmeni katletti, kendi köyünün adamını katletti, İzne giden askerleri katletti, İşçi katletti, bombayla vatandaş bile katletti. Ve son olarak PKK, elinde tuttuğu 13 sivil vatandaşımızı katlederek, yeni bir vahşete imza attı! Terör nereden gelirse gelsin, saldırı hangi amaçla yapılırsa yapılsın,  eylem kim tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin artık DUR demenin vakti gelmedi mi? Sözün bittiği yerdeyiz... Artık icraat zamanı; Hem devletimizden, hem de muhalefetten... Bir KÜRT birey olarak bu yaşanan kahredici olaydan üzüntü duyuyorum, vicdanım sızlıyor. Kim bilir kimlerin evine ateş düştü, ocakları söndü?  İyi de neden? Sırf