NASIL BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ?... HALA MI BAŞÖRTÜSÜ SORUNU!


“Bu kadar da olur mu canım?!” diyeceğiniz bir yazı yazdım.


Muhatabım sadece vicdandır. Nefsini kapının önünde bırakmayan içeri gelmesin! Çünkü nefis sadece karşısında bir ayna varsa onu can kulağıyla dinler.

21. yüzyıldayız...

Üzgünüm, şaşkınım, öfkeliyim ve hala daha artık ne demeliyim, ne demeliyiz sahiden bilemiyorum!...

Geçtiğimiz gün metroda başıma gelen bir olayı siz değerli okurlarımla paylaşmak isterim.

Soğuk karlı bir hava, sakin sakin metroya doğru yürüyorum. Metroya vardım, durakta bekliyorum; banklardan birine doğru yöneldim oturdum. Yanıma bir teyze geldi, teyze diyorum yaşça benden çok büyük olduğunu düşünerek... Teyze benimle hemen sohbete başladı, anlattı durdu; bende ne yapayım nezaketen dinledim teyzemizi... Metro geldi, malum pandemi sebep, bir de öğlen saatleri neyse ki metro çok yoğun değildi geçtim oturdum bir koltuğa, hemen yanıma teyze oturdu. Başladı oradan buradan konuşmaya; Yol boyunca adeta bütün hayatını anlattı. Tabii ki soru sormadığım için konu tükendi. Tam ohh bitti dedim... Sağ tarafımda ayakta iki başörtülü genç kız kendi hallerinde sohbetteydiler, başladı kızlar hakkında ileri geri konuşmaya; ne mi anlatıyor? Adeta ülkemizin kangren yarası olan açık-kapalılık... Daha hala bu kadar SIĞ düşüncenin vücut bulmuş hallerinden biriydi bu teyze ve çok üzüntü vericiydi.

"BAŞINDAKİ ÖRTÜYÜ ÇEKİP ALASIM VAR!"

Ahhh Teyze nasıl da kin kusarcasına; hallere bak hallere bir de utanmadan aramızda geziyorlar! (Aramızda derken!) Dinlemiyor ki teyze, noktasız cümleler kuruyor... "Tabii ki bu hükümet bunları azıttı. (Hükümet eşitlik yaptı, yanlış neresindeydi anlamadım ben!) diyorum da kime diyorum! Teyze hiç oralı değil! Ve beni delirten cümle; 'Başındaki örtüyü çekip alasım var' vs. vs. vs. Korkunç... Hop! Dedim, "Yavaş teyze hanım yavaş, öncelikle  sana ne,bana ne, bize ne!... Bak Teyzeciğim yaşına hürmeten, saygımdan ve kızların rahatsız olmasını istemediğim için sana sessizce söylüyorum, lütfen sus! Bu söylemlerin çok çirkin! Daha fazla dinlemek istemiyorum!" dedim ve yanından kalktım.

TIP ÖĞRENCİSİ EDANUR ÇEVİK...

Durağıma gelince indim,  yürüyen merdivenlere doğru ilerledim baktım önümde o kapalı kızlardan biri, koluna usulca dokunup 'Hakkını Helal Et' dedim; kız şaşırdı! Konuyu kısaca anlattım. Ah tatlı Edanur o kadar çok bu tarzda tepkiye göğüs germiş ki, nazikçe ve tebessümle karşıladı, tatlı tatlı beni dinledi. Bu arada Edanur Çevik başarılı bir tıp öğrencisi, ahh teyzeciğim bir gün edanur ya da başka başörtülü kızlarımıza muayene olacaksın bence içindeki öfkeyi sevgiye dönüştürme vakti derim. Çünkü Edanur Çevik ya da diğer başörtülü kardeşlerim bu bakış açısına sahip kişileri hiç umursamıyorlar altını çizmek isterim! Bilginize. 

Bu tarzda ötekileştirmeye HAYIR! Kişi nasıl giyinmek isterse öyle giyinsin diyenlerdenim.


MERAK EDİYORUM...

“Bu teyze nasıl bir eğitim-öğretimden geçti acaba, ne mezunu? Çok merak ediyorum... Ondaki bu kin, başörtülüleri sadece vasıfsız insanlar olarak gören, hemcinslerini metroya bile layık görmeyip, evden çıkartmayacak derecede sosyal hayatta istemeyen bu bilinci nerede, nasıl, kimlerin elinde kazandı? Merak ediyorum! Çünkü artık yeni nesilde başörtüsüne tahammülsüzlüğün bu kadar keskin olduğunu düşünmüyorum. Z kuşağı ya da 2000’den sonra doğan, bugünün üniversite gençlerinde başörtülülere karşı bu kadar büyük bir kini varsa bile ben gözlemleyemedim, çünkü gençlerimiz daha da bilinçlendi, farklılıklara tahammülü öğrendi. 

Başörtüsünü de hala sorun eden, ülkeye, Cumhuriyete tehdit olarak gören ne yazık ki teyzeler, amcalar yaşındaki bu insanlar. Tabirimi mazur görün ama sosyal medya diliyle yazıyorum; ‘bii bitin artık yaa...’. Ama az kaldılar, bitecekler, bitiyorlar.

BU DÜŞÜNCE KİRLİLİĞİ BİR TÜKENSİN ARTIK!...

Bazı kimselerin, başı tercihen örtülü kişi ya da kişileri hunharca eleştirip, ellerinde olsa yerden yere vuracak nitelikte cümleler sarf edebilecek haddi kendilerinde buluyor olmaları gerçekten üzüntü verici!


BAŞÖRTÜ MÜCADELESİ...

Hiç unutmuyorum! 28 Şubat süreciydi canlı yayındaydım... Bir video yayınladık. Sırf başı örtülü diye işyerinde ve okulunda derslerine girmek için peruk takmak zorunda kalan, başörtüsüne sahip çıkan genç bir kızın gözyaşları içindeki haykırışını! Nice zamanlar gelir, nice zamanlar geçer. İnsan çok üzülür... Şu an üzüldüğüm gibi... Bize farz kılınan örtüme karışılıyor ve bu beni derinden üzüyor ama ben bütün kalbimle inanıyorum bir gün gelecek inşallah kimsenin buna karışma yetkisi olmayacak, severek rızası için taktığım başörtümle her yere girip çıkabileceğim. Rabbimin izniyle bu olacak... Sırf başörtüsü yüzünden okulunu yarıda bırakmak zorunda kalan kardeşlerim ve nice kardeşimin bu mücadelede uğruna döktüğü gözyaşları yerde kalmayacak! "Zaman ve Sabır" demişti. 

Neyse ki eski Türkiye'de değiliz!...

Çünkü; Türkiye demokrasi ile yönetilen, kişinin tercihinde olup, kılığıyla kıyafetiyle, saçının açıklığı ya da başındaki örtüsüyle işine, okuluna rahat rahat gidebildiği bir zamanda yaşıyoruz.  

Hayâ en basit şekilde ifade etmek gerekirse “utanmak” demektir.

Ama bazı kimseler utanmadan, sıkılmadan insafsızca kişinin özgür tercihi hakkında ileri geri konuşmayı kendine hak gibi görüyor. Bakınız şunu da iletmek isterim ki; bir kapalı hanımefendi saçı açık ya da açık biri hakkında konuşsa ona da aynı tepkiyi gösteririm. Bence siz de duyarlı olun ve asla sessiz kalmayın! Böylesi yanlış zihniyetlere DUR! diyelim. Sevgiyle kalın.



Editör: Ebru Erbaş

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ERKEN SEÇİM BU DÖNEMDE OLMAZ

NE YANİ! YASAKLARLA DEVLET BİZLERİ EVLERİMİZE Mİ KAPATSIN?!

BEN BİTTİM, GÜN BİTMEDİ...