TUTAMAYACAĞIMIZ SÖZLERİ VERMEMELİYİZ!...



Kabına sığamayan, sürekli yenilikler peşinde olan, renkli, canlı, özverili, özdeşim gücü acayip yüksek (zaman zaman kendinden şikayetçi olacak kadar!) pozitif, arkadaş canlısı, güvenilir, çalışkan, sorumluluk sahibi biriyimdir. Yaşama, renklere, gökyüzüne, ağaçlara, çiçeklere aşığım. Yazmaya karşı hep büyük bir tutkum vardır. Yazar olmanın dışında, 90'dan beri TV hayatında çalışanım; ayrıca anneyim.


Bu haftaki yazımı NE KADAR SÖZÜMÜZÜN ERİYİZ? içeriğiyle kaleme almak istedim...

Başkasına değil, kendimize bile tutamayacağımız sözler vermemeliyiz. Bu yüzden altından kalkamayacağımız büyük cümleler kurmamalıyız...

Mesela politikacılar;
Seçim dönemlerinde halka hitap ederken, çok uçuk, çok ütopik vaatlerde bulunulmaktadır. Seçim bildirgelerinde yazılanların çoğu ya büyük maddi olanaklar ya da siyasi irade gerektirmektedir. Yapılacağı söylenen bazı icraatlar, bunlar için gereken maddi kaynaklar, ülke gerçekleri ile bağdaşmamaktadır. Politikacılar, çok fazla şeyin sözünü vermelerine rağmen, Yönetime gelindiğinde bunların bırakın yarısını, dörtte birini bile gerçekleştiremiyorlar. 

Özellikle muhalefetteyken birçok icraatı, eksikliği, aksaklığı eleştiren siyasi parti temsilcileri, gelip de koltuğa oturduğunda aynı duyarlılıkta olmuyor. 
Topluma verilen sözler unutuluyor ve öncelikler arasına partilerinin ve partililerinin menfaatleri yerleşiyor. İşe en acil sorunlardan başlamak yerine, kadrolarına partizanca istihdamlar yapılıyor.  Neredeyse bunlarla ilgilenmekten başka işe bakamaz hale geliyorlar. Sonra da iş yapmaya yeltendiklerinde gerçeklerle yüzleşiyor ve koltuğa oturmadan önce verdikleri sözlerin o kadar da kolay tutulamayacağını anlıyorlar. 

Çeşitli halk gruplarından, iş çevrelerden, sektörlerden gelen tepkiler üzerine de “İmkanımız bu kadar, yapacak bir şey yok” diyorlar. Göreve gelmeden önce hesap kitap yapmayan ve “Onu da vereceğiz...”, “Bunu da vereceğiz...”, “O da olacak...”, “Bu da olacak...”, “Yapacağız...”, “Edeceğiz...” diyerek halka olur olmaz sözler verenlerin göreve gelince son derece ekonomik, hesaplı, temkinli hale dönüşmesi tabii ki tepki çekiyor. Muhalefetteyken bu hesaptan, kitaptan, ekonomik akıldan söz etseler ve “Her şeyi veremeyiz; biz yönetime gelirsek, ülke gerçekleri budur, buna göre politika belirleyeceğiz” deseler kimse onlara bir şey demeyecek. 
Ancak onlar bunun tam tersini yapıyor. Gerçekleri söyledikleri zaman seçim kazanamayacaklarını sanıyorlar ve tüm kampanyalarını koca bir yalan üzerine kuruyorlar. Yalan kulağa hoş geliyor ama yönetime gelince önlerine çıkıyor. “Biz gelince halledeceğiz...”, “Biz gelince bu sorunu çözeceğiz...”, “Biz gelince bu parayı ödeyeceğiz...” diyenler, görevi devralınca “İmkanımız bu kadar, imkanların üzerinde yapamayız” demeye başlıyor. 

Tabii ki vatandaşlar da onlara “Bizi ilgilendirmez; siz söz verdiniz, yapacağınızı söylediniz, istiyoruz” diyorlar. 
“Tüm sorunları çözeceğiniz” iddiasına da gelirseniz, çözmek zorundasınız. Çözemiyorsanız da eleştirileceksiniz. Size seçim meydanlarında, TV ekranlarında verdiğiniz sözleri hatırlatırlar! Politikacılar artık tutamayacağı sözleri vermemelidir! Ağızlarından çıkanı kulakları duymalıdır!

“Nasıl olsa kimse hatırlamaz” diyerek, olmayacak şeyleri vaat etmek kötü bir politika tarzıdır. 

Unutmayalım ki, halk söylenen vaatleri unutur gibi görünse de ASLA unutmaz!...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ERKEN SEÇİM BU DÖNEMDE OLMAZ

NE YANİ! YASAKLARLA DEVLET BİZLERİ EVLERİMİZE Mİ KAPATSIN?!

BEN BİTTİM, GÜN BİTMEDİ...