BİR ÇOK ÖNEMLİ ÜST DÜZEY GÖREV ALAN ÇALIŞKAN DEVLET ADAMI ''CEVDET YILMAZ'' İLE GÜNDEME İLİŞKİN KONUŞTUK...
Ankara'dayım...
Geçtiğimiz aylarda memleketim Bingöl ziyaretimde devrim niteliğindeki güzel değişimleri; 4 şeritli yollar, haserek kayak pisti, Bingöl üniversitesi, turistlere yönelik festivaller ve termal tesisleri... Bu muhteşem değişim beni çok mutlu etti adeta gözümü kamaştırdı. Bu mutluluğumu ziyaretim evresinde Sn. Bakan beyi telefonla arayarak yapılan bu devrim niteliğindeki güzellikler için tebrik etmiştim. Hem ülkesine, hem de vekili olduğu memlekete verimli, üretken ve çalışkan, yorulmak nedir bilmeyen isim Cevdet Yılmaz... 23 ve 24. dönemlerde Bingöl, 25. dönemde Diyarbakır ve 26. dönemde tekrar Bingöl milletvekili seçilen, 60. Hükümette Devlet Bakanı, 61. ve 62. Hükümetlerde Kalkınma Bakanı olarak görevlendirildi. 63. Hükümet'te Başbakan Yardımcılığı görevini üstlenen Yılmaz, 64. Hükümet'te tekrar Kalkınma Bakanı olarak görev yaptı. Şu anda TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı olarak görev yapan Sn. CEVDET YILMAZ ile TBMM'deki makamında görüştük.
Tüm dünyanın sorunu pandemi...
Sn. Bakanım sosyal medyada sık sık aşı olunması konusunda çağrı yapıyorsunuz. aşı ile ilgili vekili olduğunuz Bingöl'de son durum nedir?
''Aşı konusunda duyarlı olmamız lazım''
Son durum %65'i geçtik, turuncu renkten sarıya dönmüş olduk. Ancak henüz %75'i bulmuş değiliz. İnşallah en kısa sürede Bingöl %75'i de bulur. 75 olunca renk maviye dönüyor, en düşük riskli iller arasına girmiş oluyorsunuz. Sahada gördüğüm yaşlı kesimlerde bir problem yok ama özellikle gençlerle ilgili kafa karıştırıcı söylemler var sosyal medyada ve başka çevrelerde, bu nedenle de maalesef aşı olma talebinde problem yaşıyoruz. Halbuki şunun altını çizmek isterim, Türkiye aşı tedarikinde sorunu olmayan ender ülkelerden biri, gelişmiş zengin dediğimiz ülkelerde bir problem yok Türkiye'de onlar arasında. Dünyada birçok ülke talep olduğu halde aşı olmadığı için vatandaşına bu imkanı sunamıyor. Bizde böyle bir problem yok, fazlasıyla aşı tedarikimiz var, bunu sosyal medyadan anlatmaya çalışıyorum, teşkilatlarımıza söylüyorum, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza... İnsanlığın bulabildiği çözüm bu, bizim bunu vatandaşımıza bir an önce ulaştırmamız lazım, sağlık konusunda mesafe alalım, insanlarımız ölmesin, yoğun bakımda olanların bir çoğu aşısız insanlar, bu bir gerçek! İnsanımızın sağlığını korumamız lazım, aynı zamanda sosyal ve ekonomik faaliyetlerin kısıtlanmaması adına da mutlaka bu aşı çalışmalarının ve tedbirlerin uygulanması lazım, tekrar bir kısıtlama istemiyorsak, ekonomik sosyal maliyet istemiyorsak bizim mutlaka bu aşı konusunda duyarlı olmamız lazım, bütün siyasi partilerin sivil toplumun, akademik dünyanın, medyanın, herkesin bu noktada uzlaşması lazım. Bu insan hayatı ile ilgili bir husus, burada popülizm olmaz, siyaset olmaz, burada hepimizin ortaklaşa insanımızın sağlığı, sosyal ve ekonomik geleceği için birleşmemiz lazım, burada da aşı çok çok önemli.
Pandemi ekonomik olarak da tüm dünyayı sarstığı gibi Türkiye'ye de ciddi etkileri oldu. Deprem, orman yangınları ve sel gibi yaşanılan bu afetlerle ülke ekonomisi daha da sarsıldı. Siz Türkiye'nin ekonomik durumunu nasıl görüyor sunuz?
''Dünyanın %3.3 küçüldüğü bir ortamda Türkiye %1.8 büyüme kaydetti''
Tüm dünyayı sarstı pandemi... Dünyaya baktığınız zaman geçen yıl %3.3 küçülme yaşadı. Dünya bırakın büyümeyi, Dünyada ticaret %10'a yakın daraldı, işsizlik arttı dünyada vs. dünya çok ağır bir şekilde bu etkiyi yaşadı. Türkiye de şüphesiz etkilendi ama dünya ile kıyasladığınızda en az etkilenen ülkeler arasında bunu da söylemek isterim. Geçen yıl biz 1.8 büyüme kaydettik. Dünyanın %3.3 küçüldüğü bir ortamda Türkiye %1.8 büyüme kaydetti. Çin ile birlikte büyüyen iki ülkeden biri olduk biz. G20 ülkeleri arasında bu büyük bir başarı aslında. Eksi 3.3 ile artı 1.8 farkına baktığınızda dünya ortalamasına göre 5. ülke olarak daha fazla büyümüş Türkiye. Yeterli mi 1.8? Elbette değil! etkilendik mi elbette Etkilendik ama dünya ile mukayese ettiğiniz zaman Türkiye gerçekten başarılı bir performans sergiledi ve sadece sağlık alanında değil! Sağlıkta zaten güçlü bir performansımız oldu. Pandeminin sosyal ve ekonomik yönetimi anlamında Türkiye başarılı oldu. %1.8 kendiliğinden gerçekleşmedi. Hükümetimizin çok yönlü politikaları oldu. Kısıtlamalar uyguladık. Tarımı, sanayiyi gözettik buralarda üretim kaybı olmaması adına büyük gayret sarfedildi. Kredi imkanları açıldı vergiler ötelendi toplumun değişik kesimlerine destekler verildi. Bütün bunların sonucunda %1.8'lik büyüme oldu. 2021'e geldiğimizde ise çok daha net bir şekilde etkilerini görüyoruz. 1. çeyrekte %7.2 büyüdük, 2. çeyrekte %21.7 gibi bizim kayıtlı tarihimizin rekorunu kırdık, çeyreklik bazda çok muazzam bir büyüme sağlamış olduk. Bu istihdama da yansıyor. ihracatımız bu yıl 210 milyar dolar seviyesine gidiyor, bu yine bir rekor. Tarımda kuraklık nedeniyle biraz sıkıntılarımız var, buna rağmen bu büyüme oranını sağlıyoruz. Hizmet sektörleri açıldı, kısıtlamaların kalkmasıyla birlikte turizm başta olmak üzere birçok hizmet dalında yeniden bir faaliyet başladı, büyümemizde hizmetlerin de ciddi katkısı oldu. Yatırımlar artmaya başladı. %20'nin üzerinde yine bir artış var sabit sermaye oluşumunda, bütün bunlarla birlikte Türkiye gerçekten iyi bir şekilde yoluna devam ediyor. Türkiye pandemi sonrası yükselen bir ekonomi olarak bütün dünyada göz dolduruyor gerçekten bunun altını çizmek isterim. Bu sıkıntıları görmemek adına değil, elbette sorunlar, sıkıntılar var örneğin; tüm dünyada olduğu gibi bizde de fiyatlarda bir hareketlilik oldu, özellikle pandemi sonrası dönemde bu arz daralmaları, talepteki birikmiş talebin patlaması, diğer bir takım faktörlerle birlikte bütün dünyada olduğu gibi bizde de fiyat artışları oldu. Hükümetimiz bunlar üzerinde de yoğunlaşmış durumda, kademeli bir şekilde fiyatları aşağı doğru çekme gayreti içinde. En son orta vadeli programımız yayımlandı biliyorsunuz. Orada büyüme hedefleri ortaya kondu, 2021'de %9 büyüme bekliyoruz. Dünya ortalamasının oldukça üstünde bir büyüme. Turizm gelirlerimiz artıyor, hizmet sektörleri canlanmış durumda, tarımın da kuraklıktan çıkmasıyla, inşaatın da bir miktar canlanmasıyla Türkiye hızlı büyüyen ülkeler arasında pandemi sonrası döneminde yükselen ekonomilerden biri olmaya devam edecek.
Erken seçim...
Hükümetimiz her ne kadar erken seçim yok dese de, muhalefet partileri erken seçim çağrılarını yineliyor. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nedir?
''Bizim istikrara, öngörülebilirliğe, belirsizlikleri azaltmaya ihtiyacımız var.''
Kesinlikle erken seçim yok...
Cumhurbaşkanımız defalarca bunun altını çizdi. Cumhur ittifakındaki ortaklarımız da aynı şekilde. Erken seçimin bu ülkeye bir faydası yok. Özellikle pandemi sonrası toparlanma sürecinde bizim istikrara, öngörülebilirliğe, belirsizlikleri azaltmaya ihtiyacımız var. Seçim demek belirsizlik demek, farklı siyasi tartışmalar demek ve 1 ya da 2 yılı kaybetmek demek. Aslında bizim tam da bu dönemde güçlü bir liderliğe ve istikrara, öngörülebilirliğe ihtiyacımız var. Seçimler zamanında gerçekleşecek; 2023'te genel seçimler, 2024'te yerel seçimler olacak. Kaldı ki, biz yeni bir sisteme geçtik, bunu bazen muhalefet ihmal ediyor. Artık milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimi eşzamanlı biliyorsunuz ve burada 2 dönem şartı var. Cumhurbaşkanlığında en başarılı cumhurbaşkanı da olsanız sadece 2 dönem yapabiliyorsunuz. Erken seçime gittiğinizde zaten sürenizden fedakarlık yapmış oluyorsunuz. Böyle bir şeyin gerçekleşeceğini ben düşünmüyorum. Diğer taraftan normalleşme artık Türkiye'nin gündeminde olması gereken bir husus. Gelişmiş ülkelerde nasıl her şey zamanın da oluyorsa, bizde de zamanında olmalı. Erken seçim dediğimiz şey çok istisnai şartlarda tartışılmalı, muhalefet bunu niye gündeme getiriyor, muhtemelen kendi tabanını canlı tutmak için ya da hükümetin pozitif gündemine gölge düşürmek için bu tür gündemler yapmaya çalışıyor. Biz o gündemin arkasına takılmayacağız, hükümet olarak, parti olarak, gurup olarak ülkemizin ve vatandaşımızın ihtiyaçlarına odaklanarak reformlarımıza, politikalarımıza devam edeceğiz. 2021 ve 2022'yi çok iyi bir şekilde değerlendirip, 2023'de de vatandaşımızın karşısına siyasi olarak, demokratik olarak hesap vermek için seçimlere gideceğiz.
Bazı kesimler her ne kadar Ak Parti'nin oylarının düştüğünü söylese de Anketler öyle söylemiyor. Anketler de Ak parti'nin hala yerini koruduğunu gösteriyor. Erken seçim düşüncesine yönelik açıklama yaptınız ama yine de sormak isterim; Bugün bir erken seçim olsa Ak parti'nin konumunu muhafaza edeceğini düşünüyor musunuz?
''Türkiye aslında bu orta gelirden yüksek gelirli ülkeler ligine, orta gelişmişlikten yüksek gelişmişliğe teknolojik olarak yeni sıçramalar yapmaya hazırlanıyor.''
Yine söylüyorum erken seçim yok!
Olsa bile vatandaş şunu görüyor, bakın geçmişte de sıkıntılar yaşadı Türkiye, şimdi de az önce bahsettik, bazı sıkıntılar elbette var ama şöyle bir fark var geçmiş ile bugün arasında, ben Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)'de çalışırken 1994 krizini, 1999 ekonomik krizini ve 2001'de yaşanan ekonomik krizi gördüm, o zamanlarda ne bir salgın ne bir küresel bir kriz ne de dünyada bu kadar çalkantılı dönemler vardı. Dünyada sorun olmayan zamanlarda da Türkiye'de maalesef krizler yaşandı. Bugün geldiğimiz noktada ise, son 7 yıla bakın 17-25 Aralık FETÖ meseleleri, 15 temmuz'la devam eden çukur hadiseleri, diğer taraftan Suriye'deki çalkantılar, DEAŞ gibi terör örgütü... Bütün bunlarla Türkiye mücadele etti. Onun üstüne 15 temmuz'un etkileriyle birlikte pandemi ile mücadele etti. Bütün bu olumsuzluklara rağmen ekonomik performansımızı kaybetmedik. Az önce özetlemeye çalıştım; vatandaş şunu görüyor, "sorun olsa bile bu sorunu kim çözer? AK PARTİ çözer" diyor. Diğer partilere bakıyor, inanın bir hazırlıkları, bir politikaları yok, bir projeleri yok, fikirleri yok. O yüzden polemik yapıyorlar sürekli, sosyal medyada diğer mecralarda polemiklerle ilerlemeye çalışıyorlar. Yine baktığınız zaman karşımızda ittifak olarak ortaya konan millet ittifakı birbirinden çok farklı, bir araya gelip yönetme yeteneği olmayacak partiler CHP, İYİ PARTİ, HDP her birinin çok farklı gelenekleri var, zıtlıkları var, fakat ne üzerinde uzlaşıyorlar, Ak parti karşıtlığı üzerinde! Karşıtlık üzerinden seçim kazanabilirsiniz buna bir şey demiyorum ama karşıtlık üzerinden ülkeyi yönetemezsiniz! Bu üç parti bir araya geldiği zaman bu ülkeyi nasıl yönetecekler? İşte vatandaş da bunu görüyor. Ak parti'ye baktığınız zaman tecrübeli ve güçlü bir lider görüyor, güçlü kurumsal bir yapı görüyor. Ak parti 10 milyonu aşkın üyesiyle dünyanın en büyük demokratik parti anlamında örgütlerinden biridir. Tecrübeli yapısı ve kadroları var, yerel yönetimden merkezi yönetime her alanda yetişmiş insan gücü var. Ak parti'nin politikaları belli, ne yapacağı belli, ülkenin önüne koyduğu projeler belli, fikirler belli. Ben vatandaşımızın hiç bir zaman bunları göz ardı etmeyeceğine inanıyorum. Tabii ki sonuçta karar verecek olan vatandaştır. Bugüne kadar bizim her girdiğimiz seçimde vatandaşımız bize bu desteği verdi. Önümüzdeki dönemde de vermeye devam edeceğine inanıyorum. Çünkü Türkiye'nin 2023 gibi bir gündemi var, çok farklı bir döneme giriyor. Türkiye aslında bu orta gelirden yüksek gelirli ülkeler ligine, orta gelişmişlikten yüksek gelişmişliğe teknolojik olarak yeni sıçramalar yapmaya hazırlanıyor. Türkiye savunma sanayiinde olduğu gibi ülkemizin geleceği adına, insanımızın refahı adına ben Ak parti'ye desteğin devam edeceğine inanıyorum.
EYT konusu...
Sn. Bakanım EYT konusu sizin uzmanlığınız değil ama siz ekonomiyle bütün bir isimsiniz. EYT olağan seçim sürecinde hükümetin gündeminde mi, değil mi?
''Ak parti, hükümetimiz gereğini yapacaktır diye inanıyorum.''
Bu konuda benim yorum yapmam çok doğru değil!
Geniş kitleleri ilgilendiren konular bunlar, sosyal güvenlik sistemimizde bir yapı var, sürdürülebilir olması çok önemli. Bizim 11 milyondan fazla halihazırda emeklimiz var. Gelişmiş ülkelere baktığınızda bizden çok daha yaş ortalaması yüksek toplumlarla mukayese ettiğinizde bizim genç nüfusumuzla aslında yüksek bir rakam bunun da sebebi şu; geçmişte, 90'lı yıllarda, daha önceki dönemlerde de çok erken yaşta çok fazla sayıda emekli edinilmiş. Emeklinin maaşlarını kim ödüyor? Çalışanlar... Çalışanların sayısı azalırsa emeklilerin sayısı çok fazla artarsa işte o aktüeryal denge bozuluyor, sürdürülemez bir hale gelebiliyor. Dolayısıyla orada hassas bir denge var, o denge üzerinde gitmesi gerekiyor. Fakat şunu söylemek isterim; Ak parti döneminde emeklilerimize dönük, sosyal güvenlik sistemine dönük çok fazla reformlar yapıldı. İmkan bulundukça bütün toplumsal kesimlere dönük bir takım adımlar atıldı. Ekonomimizin güçlenmesi ve gelişmesiyle birlikte yine tüm toplumsal kesimlere dönük inşallah Ak parti hükümetimiz gereğini yapacaktır diye inanıyorum.
Bir Röportajınızda 'Bazen çalışmaktan, yaptığımız çalışmaları anlatamıyoruz.' demişsiniz.
Hakikaten öyle... Muhalefette olan arkadaşlarımız ise fazla çalışmadıkları için fazlasıyla konuşuyorlar meclis'te de öyle aslında. Daha çok muhalefet konuşuyor ama iktidar iş yapmak durumunda. Bir söz vardır 'adalet sisteminde hakimler savcılar kararlarıyla konuşurlar...' İktidarda olanlar da icraatlarıyla konuşurlar... Ülkenin geneline baktığınızda yeni üniversiteler, yollar teknolojik atılımlar, sosyal adaleti sağlamlaştırmaya dönük çok sayıda proje, engellilere dönük, dul ve yetimlere dönük, şehit ailelerine dönük, gazilere dönük... Yine baktığınızda dış politikada Ak parti muazzam atılımlar yaptı. Türkiye çok da etkili bir güç haline geldi. Son dönemlerde Doğu Akdeniz de, Karabağ'da, Libya'a, Katar'da yaptıklarımıza baktığınız zaman çok faklı bir Türkiye var artık ama yeter mi? Yetmez! İnşallah yeni atılımlarla, yeni reformlarla, yeni politikalarla insanımıza hizmet etmeye devam ederiz.
Sayın bakanım siz siyasetin hemen hemen birçok önemli kademesinde üst düzey görevler almış, bu görevleri başarılı bir şekilde yapmış bir isimsiniz. İlerisi için siyasi hedefiniz nedir?
''önemli olan emin olun koltuklar, makamlar değil''
Ben hayatım boyunca şiarım şu oldu benim... O anda yaptığım iş ne ise ben ona yoğunlaşırım. Planlamadan geldim, meslek olarak ama kendi hayatımla ilgili çok planlamacı değilim işin doğrusu... O anki işimi doğru ve iyi yaparsam bu beni zaten bir yerlere götürür diye hep inandım ve her işin de önemli olduğunu düşünürüm ben. Bir toplum için bir işi diğerinden ayırmak da doğru değil. Toplumun her türlü hizmete ihtiyacı var. Benden tavsiye isteyen gençlere de bunu tavsiye ederim. O anda yaptığınız iş neyse kafanızda başka şeyleri kurmak yerine o işe odaklanın ve o işte başarılı olmaya çalışın, bu başarı, bu yaptığınız emek sizi zaten isteseniz de istemeseniz de taşır götürür. Bende hayatımda bunu yaşadım. Hükümet'te 7 yıldan fazla görev yaptım, bunun için Cumhurbaşkanımıza o dönem başbakanımızdı şükranlarımı sunuyorum. Bize güvendi, biz de elimizden geleni yaptık. Diğer taraftan da partide 3 tane ayrı genel başkan yardımcılığı yapmış başka kimse var mı bilmiyorum doğrusu. İlk başladığımda tanıtım medya sorumlusuydum, sonra ekonomiden sorumluydum, daha sonra dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcılığı görevini yaptım. 5 yıldan fazla parti tecrübem oldu. Meclis'te ise ilk vekil olduğumda dış komisyon başkanlığı yapmıştım şimdi de Plan Bütçe Komisyon Başkanlığı yapıyorum. Kendi adıma çok mutluyum ve onur duyuyorum hükümet'te, partide ve meclis'te yapılabilecek bütün görevleri yapmış durumdayım. Bundan sonra da neresi olursa olsun önemli olan emin olun koltuklar, makamlar değil tecrübe birikimimiz olduysa memleketimiz adına, ülkemiz ve milletimiz adına ne görev düşerse hiç bir zaman küçümsemem, bütün görevler önemlidir diye düşünüyorum. Hiçbir resmi görev olmasa bile bizim artık gelecek kuşaklara bu tecrübemizi bir şekilde aktarmamız lazım; konferanslar olur, üniversitede ders vermek olur. Planlamada çalışırken akademik doktoramda var, ne isim altında olursa olsun önemli değil bu tecrübeyi toplumumuza elimizden geldiğince geri vermeye gayret edeceğiz inşallah. Bu vesileyle cumhurbaşkanımıza ve Ak parti'ye şükranlarımı sunuyorum. Bize bu fırsatları tanıdı, biz anadolu insanı olarak geldik bir taraftan bürokraside tecrübelerimiz oldu, siyasette meclis'te ve memleketimize, ülkemize hizmet etme imkanımız oldu, bu ortamı da Ak parti sağladı, cumhurbaşkanımız sağladı. Bu açıdan da şükranlarımı sunuyorum. Laik olabildiysek ne mutlu.
Denir ki; ''Bingöl’ün Suyu serttir, insanı merttir.''
Bana sizi ziyaret etme fırsatı verdiğiniz ve sorularımı mertlikle yanıtladığınız için teşekkür ederim.
Editör: Ebru Erbaş
Yorumlar
Yorum Gönder